Riyad gazetesinin 27/7/1415 Hicri tarihli yer alan bir yazıyı inceledim. Bu yazıda kendisini "Dr. A.R." olarak adlandıran bir kişi, beş vakit namaz vakitlerinde dükkânların ve ticari iş yerlerinin kapanmasını eleştiriyor ve bunun sadece Cuma günü için geçerli olduğunu savunuyor.
Bu yazıyı oldukça tuhaf buldum, çünkü yazarının İslami deliller hakkında yeteince bilgi sahibi olmadığını düşünüyorum. Allah, Kur'an-ı Kerim'de şöyle buyuruyor:
{وَأَقِيمُوا الصَّلَاةَ وَآتُوا الزَّكَاةَ وَارْكَعُوا مَعَ الرَّاكِعِينَ}
Hem namazı dosdoğru kılın, zekatı verin, rükû edenlerle birlikte siz de rükû edin. [Bakara Suresi, 43. Ayet]
Bu, müminlerin cemmat ile bir arada namaz kılmalarını ifade ediyor. Ayrıca,
{وَإِذَا كُنتَ فِيهِمْ فَأَقَمْتَ لَهُمُ الصَّلَاةَ فَلْتَقُمْ طَائِفَةٌ مِّنْهُم مَّعَكَ وَلْيَأْخُذُوا أَسْلِحَتَهُمْ}
Sen onların aralarında bulunup da onlara namaz kıldırdığında içlerinden bir kısmı seninle beraber namaza dursun. Silahlarını da yanlarına alsınlar. [Nisa Suresi, 102. Ayet]
Eğer Allah, korku anlarında toplu namazı farz kılıyorsa, güvenlik içindeyken bunun daha fazla öncelikli ve farz olduğu açıktır. Rasulullah ﷺ'ın şu hadisi sahihtir:
{مَنْ سَمِعَ الْنِدَاءَ فَلَمْ يَأْتِهِ فَلاَ صَلاَةَ لَهُ إِلاَّ مِنْ عُذْرٍ}
"Her kim, ezanı işitir de ona icâbet edip mescide gelmezse, onun namazı yoktur. Ancak özür sahibi olan bundan müstesnâdır." [1]
Ayrıca Sahih Müslim'de:
{عن أبي هريرة، قال: أتَى النبي -صلى الله عليه وسلم- رجُلٌ أعْمَى، فقال: يا رسول الله، إنه ليس لي قائد يَقُودُني إلى المسجد، فَسَأل رسول الله -صلى الله عليه وسلم- أن يُرَخِّص له فيصلِّي في بَيْتِه، فرَخَّص له، فلمَّا ولىَّ دَعَاه، فقال: «هل تسمع النِّداء بالصلاة؟» قال: نعم، قال: «فأجِب».}
Ebu Hureyre'den rivayet olunduğuna göre, şöyle demiştir:''Gözleri görmeyen bir adam, Rasulullah'a ﷺ gelerek: "Ey Allah'ın elçisi! Beni mescide götürecek kimsem yoktur. Evimde namaz kılmama izin var mı?" diye sordu. Rasulullah ﷺ önce izin verdi. Sonra onu çağırıp: "Ezanı işitiyor musun?" diye sordu. Adam: "Evet" dedi. Bunun üzerine Rasûlullah ﷺ şöyle buyurdu: "O halde icâbet et (cemaatle kıl)." [2]
Kör bir insanın, camiye götürecek bir rehberi olmadığı durumda dahi cemaatten ayrılmasına izin yoktur. Peki diğer insanlar için durum nasıl olmalıdır?
Sahih hadislerde Rasulullah ﷺ'ın şöyle dediği rivayet edilmiştir:
{لَقَدْ هَمَمْتُ أَنْ آمُرَ بِالصَّلاَةِ فَتُقَامَ ثُمَّ آمُرَ رَجُلاً فَيَؤُمَّ النَّـاسَ ثُمَّ أَنْطَلِقَ ِبِرِجَالٍ مَعَهُمْ حُزَمٌ مِنْ حَطَبٍ إِلىَ قَوْمٍ لاَ يَشْهَدوُنَ الصَّلاَةَ فَأُحَرِّقَ عَلَيْهِمْ بُيـُوتَهُـمْ}
"Namazı kılınmasını emredeceğim, sonra kâmet getirilmesini, sonra da birisinin mü’minlere namaz kıldırmasını. Ardından da ellerinde odun yığınları taşıyan adamlarla birlikte gidip, namaza gelmeyenlerin evlerini onlar evlerindeyken ateşe vereyim." [3]
Ayrıca Sahih Müslim'de İbnu Mes'ud'dan gelen bir rivayette şu ifadeler geçmektedir:
{مَنْ سَرَّه أَن يَلْقَي اللَّه تعالى غدًا مُسْلِمًا فَلْيُحَافِظْ عَلى هَؤُلاءِ الصَّلَوات حَيْثُ يُنادَي بهنَّ ، فَإِنَّ اللَّهَ شَرَعَ لِنَبِيِّكم صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم سُنَنَ الهُدَى وَإِنَّهُنَّ مِن سُنَنِ الهُدى ، وَلَو أَنَّكُمْ صلَّيْتم في بُيوتِكم كما يُصَلِّي هذا المُتَخَلِّف في بَيتِهِ لَتَركتم سُنَّة نَبِيِّكم ، ولَو تَركتم سُنَّةَ نَبِيِّكم لَضَلَلْتُم ، ولَقَد رَأَيْتُنَا وما يَتَخَلَّف عَنها إِلاَّ منافق مَعْلُومُ النِّفَاق ، وَلَقَدَ كانَ الرَّجُل يُؤتىَ بِهِ ، يُهَادَي بيْنَ الرَّجُلَيْنِ حَتَّى يُقَامَ في الصَّفِّ}
"Yarın Allah’a müslüman olarak kavuşmak isteyen kimse, şu namazlara ezan okunan yerde devam etsin. Şüphesiz ki Allah sizin peygamberinize hidayet yollarını açıklamıştır. Bu namazlar da hidayet yollarındandır. Şayet siz de cemaati terkedip namazı evinde kılan şu adam gibi namazları evinizde kılacak olursanız, peygamberinizin sünnetini terketmiş olursunuz. Peygamberinizin sünnetini terkederseniz sapıklığa düşmüş olursunuz. Vallahi ben, nifakı bilinen bir münafıktan başka namazdan geri kalanımız olmadığını görmüşümdür. Allah’a yemin ederim ki, bir adam iki kişi arasında namaza getirilir ve safın içine durdurulurdu" [4]
Bu tür konuda birçok hadis mevcuttur. Dolayısıyla, bütün erkeklerin, camilerde toplu namazı kılması Allah'ın çağrısının duyulduğu yerlerde farzdır. Devletin veya yöneticilerin, dükkan sahipleri, tüccarlar veya diğer kişileri cemaatten uzaklaşmalarına izin vermesi, İslami deliller doğrultusunda yapılmamalıdır. Onlara, camilerde farz olan toplu namazı kılmalarında yardımcı olunmalıdır. Ayrıca, Allah'ın müminlere şöyle hitap ettiği ayeti hatırlatmalıyız:
{وَالْمُؤْمِنُونَ وَالْمُؤْمِنَاتُ بَعْضُهُمْ أَوْلِيَاءُ بَعْضٍ ۚ يَأْمُرُونَ بِالْمَعْرُوفِ وَيَنْهَوْنَ عَنِ الْمُنكَرِ وَيُقِيمُونَ الصَّلَاةَ}
Mümin erkeklerle mümin kadınlar da birbirlerinin velileridir. Onlar iyiliği emreder, kötülükten alıkorlar, namazı dosdoğru kılarlar. [Tevbe Suresi, 71. Ayet]
Kaynak: Bu metin, 6/12/1415 Hicri tarihli Cuma günü Riyad gazetesinde yayımlandı (İbn Baz'ın Fetvalar ve Makaleler Toplamı, cilt 30, sayfa 102).
Tercüme: Ebu Davut Konyevi
[1] İbn Mâce, "Mescidler ve Cemaatler Kitabı", "Cemaatten Geri Kalmanın Cezalandırılması" başlığı altında 793 numara ile bu hadisi nakletmiştir. Bu hadis Ahmed, İbnu Mâce, İbn Hibban ve Hâkim tarafından sahih kabul edilmiştir.
[2] Müslim, "Mescidler ve Namaz Yerleri Kitabı", "Namaz Vakitlerini ve Cemaatleri Yerine Getirmenin Zorunluluğu" başlığı altında 653 numara ile bu hadisi nakletmiştir.
[3] Buhârî, "Ezan Kitabı", "Cemaatle Namazın Zorunluluğu" başlığı altında 644 numara ile bu hadisi nakletmiş, aynı hadis ayrıca Müslim'in "Mescidler ve Namaz Yerleri Kitabı", "Cemaatle Namazın Fazileti ve Ondan Geri Kalmanın Vurgulanması" başlığı altında 651 numara ile de nakledilmiştir.
[4] Müslim, "Mescidler ve Namaz Yerleri Kitabı", "Cemaatle Namazın, Hidayetin Sünnetlerinden Birisi Olması" başlığı altında 654 numara ile bu hadisi nakletmiştir.