Soru:
Ebu Hureyre (radiyallahu anh)’den şöyle rivayet edildiğine dair bir hadis mevcuttur: "Resulullah ﷺ şöyle buyurdu: 'Bir kimse her Cuma annesinin veya babasının kabrini ziyaret ederse, onun günahları bağışlanır ve iyilik yazılır.' [1]
Lütfen, anne ve babanın kabirlerinde veya sadece birinin kabrini ziyaret ederken özel bir dua var mıdır? Bu ziyaret Cuma namazından önce mi yoksa sonra mı olmalıdır? Veya Cuma gününde özel bir zamanı var mıdır?
Cevap:
Öncelikle, bahsedilen hadis çok zayıftır ve bu zayıflığı nedeniyle delil olarak kullanılamaz. Bu hadisin Peygamber Efendimiz'e ﷺ isnad edilemeyeceğine ve sahih olmadığına dair görüşler mevcuttur.
İkinci olarak, kabir ziyareti herhangi bir zamanda meşru bir ameldir. Kabirleri ziyaret etmek için özel olarak Cuma günü veya Cuma günü dışında belirli bir gün belirten delil bulunmamıştır.
İmam Müslim (rahimehullah), Süleyman bin Büreyde’nin babasından şöyle rivayet ettiğini aktarır:
{كان رسول الله صلى الله عليه وسلم يعلمهم إذا خرجوا إلى المقابر أن يقولوا: السلام على أهل الديار من المؤمنين والمسلمين، وإنا إن شاء الله بكم لاحقون، أسأل الله لنا ولكم العافية}
Resulullah ﷺ kabristanlara gittiklerinde şu sözleri söylemelerini öğretirdi: 'İman sahibi ve Müslüman olan ev halkına selam olsun. İnşallah sizin ardınızdan geleceğiz. Bizim ve sizin için Allah'tan afiyet dilerim.'
İbn Abbas (radiyallahu anh) da şöyle dedi:
{مر رسول الله صلى الله عليه وسلم بقبور المدينة فأقبل عليهم بوجهه فقال: السَّلامُ عَلَيْكُمْ يا أهْلَ القُبُورِ! يَغْفِرُ اللَّهُ لَنا وَلَكُمْ، أنْتُمْ سَلَفُنا وَنَحْنُ بالأثَرِ}
Resulullah ﷺ Medine'deki kabirlerin yanından geçerken yüzünü onlara döner ve şöyle derdi: 'Size selam olsun ey kabir ehli. Allah bizim ve sizin günahlarımızı bağışlasın. Siz bizim önden gidenlerimizsiniz, biz de sizin peşinizden geleceğiz.'
Bu rivayet İmam Tirmizi tarafından hasen olarak sınıflandırılmıştır.
Daimi Fetva Komitesi: Şeyh Abdülaziz bin Bâz, Şeyh Abdullah bin Kuud, Şeyh Abdürrezzak Afifi
Kaynak: Daimi Fetva Komitesi Fetvaları, Cilt 9, Sayfa 113
Tercüme: Ebu Davut Konyevi
[1] İmam el-Elbânî (rahimehullah), bu hadisi zayıf olarak değerlendirmiştir. Es-Silsiletü'd-Da'ife No. 49, ve El-Camiu's-Sagir adlı eserinde No. 5605.